nurigür

İmparatorlukların Gölgesi ve Küresel Dengede Türkiye’nin Yeri
- Ayrıntılar
- Kategori: Para Ve Politika
Gürcistan sokaklarında yankılanan ayak sesleri, aslında çok daha büyük bir hikâyenin parçası. Tiflis’teki protestoların ritmi, yalnızca bir ülkenin iç çalkantısını değil, aynı zamanda küresel düzeyde süregelen güç mücadelesini de yansıtıyor. Tarih boyunca, coğrafyanın kader olduğu söylendi. Ancak günümüzde, kader artık yalnızca haritalarda değil, ekonomik yatırımlarda, enerji hatlarında, askeri ittifaklarda ve teknolojik dönüşümlerde şekilleniyor. Gürcistan’ın Rusya ve Avrupa arasında sıkışan varoluş mücadelesi, bir zamanlar Osmanlı’nın Avrupa, Rusya ve Orta Doğu arasında oynadığı denge politikasına benziyor. Ve bu denklemin tam ortasında, bugün de Türkiye var.
Türkiye, tarihi boyunca doğu ile batı arasında bir köprü görevi üstlendi. Ancak köprü olmak her zaman bir avantaj değildir; bazen üzerinden geçenlerin ağırlığı altında çatırdamak da mümkündür. Gürcistan, Ukrayna ve Moldova gibi ülkeler bugün Avrupa mı, yoksa Rusya mı sorusuna yanıt ararken, Türkiye çok daha büyük bir ikilemin içinde: Dünya düzeninin değiştiği bir çağda, yeni oyun kurucu mu olacak, yoksa büyük güçlerin gölgesinde mi kalacak?
Devamını oku: İmparatorlukların Gölgesi ve Küresel Dengede Türkiye’nin Yeri

İki Şehrin Hikâyesi Ve Türkiye'nin Kaderi
- Ayrıntılar
- Kategori: Para Ve Politika
Bir ülkenin geleceği, sahip olduğu fikirlerin niteliğiyle ölçülür. Ama fikirlerin gücü, onları hayata geçirebilecek bir ekosistemle anlam kazanır. Oxford ve Cambridge gibi şehirler, tarihin akışı içinde bilgiyi tekeline alan, yüzyıllar boyunca fikirleri birer mücevher gibi işleyip saklayan akademik kaleler olarak bilinir. Ancak ironik bir şekilde, en parlak zekâların yetiştiği bu şehirler, kendilerine yetebilecek büyüklükte bir üretim alanına sahip değildir. İngiltere’nin mevcut siyasi düzeni ve planlama yasaları, bu şehirlerin dünya çapındaki inovasyon gücünü gerçeğe dönüştürebilmesini engelleyen prangalar olmuştur.
Türkiye için de benzer bir kader geçerli mi? Biz de, potansiyelimizi zincirleyen, ilerleyişimizi sınırlayan görünmez duvarlarla mı çevriliyiz? Anadolu’nun üniversite şehirleri, İstanbul’un finans ve teknoloji hub’ları ya da sanayi bölgelerimiz, Oxford ve Cambridge’in karşılaştığı kısıtlamalara benzer engellerle mi boğuşuyor?

Görünmeyen Çizgilerin Ötesinde
- Ayrıntılar
- Kategori: Para Ve Politika
Bazen bir devrin kapanışı sessiz olur; gürültü kopmaz, bayraklar yarıya indirilmez, anıtlar yıkılmaz. Ama sabah uyandığımızda her şeyin değiştiğini fark ederiz. Bugün dünya, tam da böyle bir dönüşüm yaşıyor. Eskinin büyük anlatıları, ideolojik kurgular, ekonomi ve siyaset oyunları birer birer geçerliliğini yitiriyor. Küresel düzenin aktörleri, yeni stratejiler geliştirirken, sınırların ve ideolojilerin ötesinde bir gerçeklik beliriyor: Güç, artık alışılmış adreslerinde değil.
Özellikle Batı’da yaşanan siyasal ve ekonomik kırılmalar, sistemin temellerini sarsıyor. ABD’de DEI (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) gibi kavramlar bir yanda siyasi bir silaha dönüşürken, diğer yanda eski güç merkezleri, daha milliyetçi, daha katı bir tavırla küresel sermayeyi yeniden yönlendirmeye çalışıyor. Donald Trump’ın yeniden yükselişi, yalnızca bir siyasi figürün dönüşü değil; dünya siyasetinin yeni bir gerçekliğe evrilmesi anlamına da geliyor. Artık küreselleşme, serbest piyasa, çeşitlilik gibi kavramlar sorgulanıyor, yerini güç siyasetinin sert gerçeklerine bırakıyor.

Gökyüzüne Açılan Kapı
- Ayrıntılar
- Kategori: Para Ve Politika
Gök kubbenin altında her milletin kendi hikâyesi vardır. Kimileri tarih sahnesinde gökyüzüne yükselmiş, kimileri ayakları yere basarken bile ufku görememiştir. Türkiye, son yıllarda teknoloji, savunma ve uzay alanlarında yazdığı hikâyeyi yepyeni bir boyuta taşıyor. Somali’de bir uzay limanı inşa etmek, Ay’a ulaşmayı hedeflemek ve askeri gücünü gökyüzüne taşımak, bu yeni anlatının kilit taşlarından bazıları. Ancak bu yükselişin ardında sadece teknik bir çaba değil, daha büyük bir felsefi, ekonomik ve jeopolitik dönüşüm yatıyor.
Dünya sahnesinde büyük güçler kendi alanlarını genişletirken, Türkiye’nin de yeni bir oyun kurmaya çalıştığı aşikâr. Uzay sadece bilimsel bir merakın ötesinde, stratejik, ekonomik ve askeri bir hamle alanıdır. Gökyüzüne bakarken, ayaklarımızın bastığı zeminin ne kadar sağlam olduğunu sorgulamak da gerekir. İşte bu yüzden, Türkiye’nin uzay hamlesi sadece teknolojiyle değil, toplumun genel motivasyonu, ekonomik koşullar ve küresel güç dengeleri ile birlikte ele alınmalıdır.
Sayfa 4 / 7