nurigür

Zamanın Çarkları Arasında Sıkışan Bedenler
- Ayrıntılar
- Yazan: Nuri GÜR
- Kategori: Para Ve Politika
- Görüntüleme: 72
İnsan, var olduğu günden bu yana iki temel dürtüyle hareket etti: Hayatta kalma ve çoğalma. Tarihin her döneminde bu dürtülerin şekillenişi, içinde bulunulan çağın koşullarına göre değişti. İlk insan, ateşin etrafında birbirine sokulurken, Orta Çağ’ın soğuk taş duvarları arasına sıkışan aşklar fısıltılarla yaşandı. Sanayi Devrimi, insanın tenine makinenin soğukluğunu getirdi, ancak asıl kırılma noktası dijital çağla birlikte geldi. Artık fiziksel temas, dokunuşun sıcaklığı ve bedenlerin birbirine yakınlığı eskisi kadar kolay ulaşılabilir değil.
Modern insan, parmak uçlarıyla dünyayı avuçlarında taşıyor. Günün büyük kısmı ekranlar arasında kaybolarak geçiyor. Zihinler bilgiyle dolarken, bedenler hareketsizleşiyor, ruhlar yalnızlaşıyor. Bir zamanlar bir araya gelmek için kilometreler kat eden insan, artık yanındakiyle bile konuşmak yerine mesaj atmayı tercih ediyor. Teknolojinin getirdiği rahatlık, belki de tarihte ilk defa insanı insandan uzaklaştırıyor.
Eskiden aşk, bir mektupla, bir bekleyişle, bir sabır testiyle şekillenirdi. Şimdi ise birkaç dokunuşla bir uygulamadan “eş” bulunabiliyor, ancak o eş, ruhu doyurmadığında tek bir kaydırmayla bir başkasıyla değiştirilebiliyor. Anlık hazlar, uzun vadeli bağlılıkların yerini alırken, duygusal yoksunluk derinleşiyor. Artık insanlar, yalnızlıkla mücadele etmek yerine ona teslim oluyor.

Avrupa’nın Kimlik Krizi ve Sessiz Savaş
- Ayrıntılar
- Yazan: Nuri GÜR
- Kategori: Para Ve Politika
- Görüntüleme: 74
Avrupa, yüzyıllardır tarih sahnesinde büyük dönüşümlerin beşiği oldu. Roma’nın ihtişamından, Rönesans’ın aydınlanmasına, sanayi devriminden dünya savaşlarının yıkımına kadar her dönemde bir yükseliş ve çöküş döngüsünü yaşadı. Ancak bugün, Avrupa’nın kimliğini belirleyen güçler eskisinden daha kırılgan ve belirsiz. Artık meydan savaşlarında değil, diplomasi salonlarında verilen kararlarla şekilleniyor kaderi.
Bir sabah, gri gökyüzünün altında, soğuk taşlarla döşenmiş bir Paris sokağında yürüyen bir adamı hayal edin. Bu adam, üzerine düşen görevlerin ağırlığıyla kamburlaşmış, ceketinin yakasını kaldırarak yüzünü sert rüzgârdan korumaya çalışıyor. Adımlarını hızlandırırken düşünceleri, kıtanın geleceği üzerinde yoğunlaşıyor. Kendisine şu soruyu soruyor: Avrupa hâlâ bir bütün mü, yoksa çoktan çatlaklardan sızan bir birlik hayaleti mi olduk?

Kırılma Noktası: Yeni Dünyanın İnşasında Türkiye’nin Rolü
- Ayrıntılar
- Yazan: Nuri GÜR
- Kategori: Para Ve Politika
- Görüntüleme: 98
Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değil, geleceğin rotasıdır. Günümüzde, dünya yeniden şekilleniyor, küresel güç dengeleri sarsılıyor ve devletler, uluslararası sistemde kendilerine yer açmak için kıyasıya bir mücadele veriyor. Ortadoğu’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya, devasa kırılmalar yaşanıyor. Bu kırılmaların içinde bir ülke var ki, yalnızca coğrafi konumu nedeniyle değil, tarihsel misyonu ve jeopolitik ağırlığıyla da merkezde duruyor: Türkiye.
Küresel güçlerin, özellikle ABD, Çin ve Rusya’nın çıkar çatışmaları arasında sıkışan uluslararası düzen, artık sürdürülebilir bir denge sunmuyor. Gazze’nin kaderi, Ukrayna’nın çatışması, Kongo’daki isyanlar ve Latin Amerika’daki siyasi kaymalar; hepsi, dünyanın büyük bir dönüşüm sürecine girdiğini gösteriyor. Bu dönüşümde, ülkeler ya kendilerini yeniden konumlandıracak ya da tarihin unutulmuş satırlarında kaybolacak. Türkiye, bu türbülansın içinde yalnızca hayatta kalmaya çalışan bir aktör değil, bizzat bu değişimin yönlendiricilerinden biri olmak zorunda.
Devamını oku: Kırılma Noktası: Yeni Dünyanın İnşasında Türkiye’nin Rolü

İmparatorlukların Gölgesi ve Küresel Dengede Türkiye’nin Yeri
- Ayrıntılar
- Yazan: Nuri GÜR
- Kategori: Para Ve Politika
- Görüntüleme: 99
Gürcistan sokaklarında yankılanan ayak sesleri, aslında çok daha büyük bir hikâyenin parçası. Tiflis’teki protestoların ritmi, yalnızca bir ülkenin iç çalkantısını değil, aynı zamanda küresel düzeyde süregelen güç mücadelesini de yansıtıyor. Tarih boyunca, coğrafyanın kader olduğu söylendi. Ancak günümüzde, kader artık yalnızca haritalarda değil, ekonomik yatırımlarda, enerji hatlarında, askeri ittifaklarda ve teknolojik dönüşümlerde şekilleniyor. Gürcistan’ın Rusya ve Avrupa arasında sıkışan varoluş mücadelesi, bir zamanlar Osmanlı’nın Avrupa, Rusya ve Orta Doğu arasında oynadığı denge politikasına benziyor. Ve bu denklemin tam ortasında, bugün de Türkiye var.
Türkiye, tarihi boyunca doğu ile batı arasında bir köprü görevi üstlendi. Ancak köprü olmak her zaman bir avantaj değildir; bazen üzerinden geçenlerin ağırlığı altında çatırdamak da mümkündür. Gürcistan, Ukrayna ve Moldova gibi ülkeler bugün Avrupa mı, yoksa Rusya mı sorusuna yanıt ararken, Türkiye çok daha büyük bir ikilemin içinde: Dünya düzeninin değiştiği bir çağda, yeni oyun kurucu mu olacak, yoksa büyük güçlerin gölgesinde mi kalacak?
Devamını oku: İmparatorlukların Gölgesi ve Küresel Dengede Türkiye’nin Yeri
Sayfa 10 / 13